İş Hayatında Karşılaştığımız Bipolar Konfor Alanı Problemi
“Konfor alanı” hayatımın neredeyse her döneminde üzerinde düşündüğüm bir kavramdır. Ne zaman, nerede ve kiminle birlikteyken ortaya çıkacağı da hiç belli olmaz.
Yeni bir blog yazısı olarak yazmaya karar verdiğim an, bir hafta sonu marketteyken “Acaba hep aldığım peyniri mi alıyım, yoksa bir farklılık yapıp başka bir peynir mi denesem?” sorusunu kendime sorduğum andı. Sosyal medyada ve bloglarda sıkça karşılaşılan bu kavramı ele almak istedim. Bunun sebebi, çok farklı noktalarından bahsetmek değil, daha çok bu kavram üzerindeki kafa karışıklığımı samimi bir şekilde yansıtmak istememdendir.
Öncelikle konfor alanının tanımını kısaca yapmakta fayda var: Konfor alanı, bir kişinin fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak kendini rahat ve güvende hissettiği, tanıdık ve alışık olduğu ortam olarak tanımlanabilir. Bu alan, düşük stres ve kaygı seviyeleri ile karakterizedir ve bireylerin genellikle riskten kaçınmalarına neden olur.
Örneğin, yıllardır aynı iş yerinde çalışan birinin, alıştığı ortamdan ayrılma korkusu nedeniyle yeni fırsatları değerlendirememesi sıkça karşılaşılan bir durumdur. Mevcut işinde güvende hissetmek, gelişim alanları bulamamasına, yaratıcılığının körelmesine ve maaş artışı ya da kariyer basamaklarında yükselme gibi önemli fırsatları kaçırmasına yol açabilir.
Yeni bir pozisyona başvurmak, farklı bir sektöre geçmek ya da hatta kendi işini kurmak gibi adımlar başta riskli ve zorlayıcı görünse de, uzun vadede kişinin profesyonel ve kişisel gelişimini destekleyebilir. Ancak sırf belirsizlikten korktuğu için bu değişimi erteleyen biri, zamanla işine olan motivasyonunu kaybedebilir ve kendini tatmin etmeyen bir rutinin içinde sıkışıp kalabilir.
“Konfor alanından nasıl çıkılır?” “Konfor Alanınızdan çıkmak için 10 Yöntem “ İş Hayatında Konfor Alanınızdan Kurtulun!”
Yukarıda yazdığım tanımı okuyup sonrasında “nasıl çıkılır?” başlıklarını görünce içinizden neden bundan çıkmak isteyelim ki diyebilirsiniz. En azından ilk başlarda bana öyle gelirdi. “Rahat ve güvende hissetmek”, “düşük stres ve kaygı” gibi kavramların hiçbirinde olumsuzluk görmüyordum. Sonradan fark ettim ki, konfor alanından çıkmanın bu kadar zor olmasının ve bazen gerçekten saçma mı yapıyorum diye düşünmemizin sebebi de tam olarak bu.
Alandan çıkmak başta çok zor gibi görünse de, çıktığımızda aslında büyük bir gelişim ve güzellik kazandığımızı görebiliyoruz.
Konfor alanından çıkmamanın zararları konusunda spora/diyete başlamakta zorlanmak, sınavı ertelemek, çalışma kitabını bir türlü alamamak, kariyer değişikliği yapamamak, yeni bir şehre/ülkeye taşınamamak ya da bitiremediğimiz bir arkadaşlığı sürdürmek gibi, hem iş hem de özel hayatımızda karşılaştığımız sayısız örnek verilebilir.
Bu gibi sergilediğimiz davranış modelleri ile günün sonunda kendimizden tatmin olmuyoruz ve konfor alanımızdan çıkmanın gerekliliği ile yüzleşiyoruz ama yüzleştiğimiz ve çoğu zaman ağır gelen bir gerçeklik ise şu: Bunca yıllık alışkanlıklarımızın bizden daha güçlü olabildiği.
İşte bu güven alanı bazen bizi geriye çeker. İlerlememizi engeller. Kimi zaman sadece rahatlık arayışımız bizi yeni deneyimlere, fırsatlara kapalı hale getirir.
Sadece fiziksel değil, duygusal ve zihinsel olarak da yeni bir şeylere adım atmak korkutucu olabilir ve bu korkular, çoğu zaman kendimizi gerçekleştirmemizi engeller. Bu noktada, konfor alanından çıkmak sadece fiziksel bir hareket değil, zihinsel bir açılım gerektiriyor.
Düşüncelerimizin, duygularımızın ve alışkanlıklarımızın bizi ne kadar sınırladığını fark etmek, adım atmak için önemli bir ilk aşama. Belki yeni bir peynir deneseydim hayatımda yediğim en güzel peyniri yemiş olacaktım.
Küçük bir değişim, aslında büyük bir dönüşümün habercisi olabilir. Bu, sadece hayatın günlük anlarına, alışkanlıklarımıza değil, aynı zamanda yeni bir bakış açısına sahip olabilmek için de geçerlidir.
Bu nedenle sahip olduğumuz tek hayatta bir kaç farklı hayatı yaşayabilmek için o konforlu alanımızdan olabildiğince uzaklaşmamız gerekebiliyor.

Miorec İnsan Kaynakları / Genç İşe Alım Uzmanı – Psikolog